Geçen ayki sayfa görüntüleme sayısı

13 Ağustos 2012 Pazartesi

istemedim işte.

.




kendimi şu the bing bang theory'deki adının ne olduğunu hatırlayamadığım adama benzettim. ya hu geçende kızlarla iftardan sonra kızlarla yayılmışız sahile. yok efendim biri diyor 'şunu severim, şundan nefret ederim' biri diyor' agufuhcfdjnckj' yok efendim dilek nutella'yı çok seviyormuş, mısır'da ucuzmuş, kaşık kaşık yermiş, bu bir hastalıkmış. yok efendim, kübra öğrenciyken peripella yiyormuş; öğretmen olunca nutella'ya terfi etmiş. nedir bu iş anlamadım. ve şöyle dedim :' ya hu kızlar, şimdiye kadar mal gibi yaşamışım, hiç öyle bir şey severim ya da sevmem diyemeyeceğim, her şeyi yerim' gibi bir ifade kullandım. sonrasında 'estağfirullahlar, yok efendim, sen daha iyisin o zaman ' gibi ifadeler de havada uçuşunca şöyle bi baktım, derin bir nefes aldım ve kendimi çok sıradan hissettim. evet, nutellayı çok sevmiyorum.

sonrasında bugün kuzenim bana iftardan sonra bir şeyler anlatıyordu. 'he, he' deyip geçtim. ilki kolaydı. sonrasında da sen bilirsin felanı filanı deyince ben de evet babında kafamı indirdim. sonrasında yorum isteyince pis yakalandım. konuyla uzaktan yakından ilgim olmadığım anlaşıldığında kendimi buz devrindeki fındığından ayrılmış sincap gibi hissettim. ama kendimi fena savundum. yok 'hayat şartları beni böyle yaptı, 657 tabi ol, sen de gör, salla başı al maaşı benim mantık, beni hayat böyle yaptı' gibi ifadelerle atlatmaya çalıştım, umarım başarılı olmuşumdur.


*aslında biz bu iki olaya çok güldük, ama kendimi hala bidonda turşu gibi hissediyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder