Geçen ayki sayfa görüntüleme sayısı

8 Haziran 2010 Salı

kediler miyavlıyor

ya işte böyleydi, böyle bir gündü.. elinde şemsiyesi olan ve bununla mutlu olabilen bir kız değildim. kendisini kibarca tutacağım bir şemsiye, üsküdara inme efsanesi, katibimi bekleyeceğim gibi şeyler bana çooook uzaktı. hem iki sınavım vardı hem de karın ağrım..

yağan yağmur sinirlerimi bozmakla kalmamış,kediye döndürmüştü beni.. bir kaç gün öncesine kadar duyduğumuz efsaneye göre; arkadaşın başı ağırdığını öğrenen beyaz atlı prens, atına atladığı gibi soluğu eczanede almış, ssk, msk dinlemeyip paraya kıyıp ilacı almış ve kıza sürpriz yapıp şak diye gül eşliğinde vermiş.. bu hayalleri duyup da bugünkü halime benim kadar acıyacak başka birisi varsa o yine benim..

zaten kedi gibi ıslanmışım, ilaç almak için girdiğim eczane de onlara sığındığımı düşünmüş olacak ki bir ezdi beni, bir geçti beni kiii ben artık ssk, msk düşünecek hali geçmiştim.cüzdanımdaki en büyük değerdeki banknotu çıkardım ve paranın üstünü saymadan koşar adımlarla oradan ayrıldım... daha sonrasında ayağımın ıslanması, kazık sorular, karın ağrısı, çizi felan. ya çok kötüydü ya. kendimi hem kedi, hem spiderman gibi hissediyorum. var mı. hem tek taşımı kendim alırım hem de majeziğimi..

5 Haziran 2010 Cumartesi

dejavularım var benim..

bu araalr az konuşuyorum, az yiyorum çok uyuyorum..
sınavlar yaklaşıyor ve sarie.
okul bitiyor..

ben hep daliyorum eski günlere
yıldızlı günlerde köydeki evdeki "yazlık"dediğimiz odayı hatırlıyorum. sonra da orada fındık yediğimi, fındığın kabuğunu camdan atarken de her kabukta besmele çektiğimi hatırlıyorum. babannem korkutmuştu beni, ben de korkmuştum çarpılmaktan, onun için gece bir şey dışarı atılmaz bizde..

bi de o günlerde şu vardı: yıldızlı geceler.. trabzonun bir dağı, dağ demek allaha yakın olmak demek, dağ demek yıldızlara yakın olmak delmek.. elini uzatsan dokunacaksın demek. daha bir parlak, daha bir umut verici. bununla beraber sayıları yeni öğrenen bir çocuk için nimet demek.